7 Ocak 2014 Salı

Dikkat Alg Çıkabilir!

Dikkat Alg Çıkabilir!


Lise biyoloji dersinde hepimiz duymuşuzdur algleri yani yakın anlamıyla su yosunlarını. Fakat bitkiler arasında çok az gelişmiş olmaları ve zor telaffuzları haricinde fazla da bir şey öğrenememişizdir çoğu zaman. Mantar dediğimizde daha fazla şey bilip anlamamıza rağmen, bu canlı grubu hakkında yeteri kadar bilgiye sahip değilizdir. Bunun sebebi, bu canlıların önemsiz olmaları ya da doğada nadiren görülmeleri değil, bu canlıların öneminin eğitimde vurgulanmayışıdır. Belki başka bir sebep, bu canlıların yüzmeye olan aşklarından dolayı sıvı içerisinde topaklarını çözerek yayılmaları ve bu sayede görünür bir büyüklüğe erişememeleridir. Görmediğimiz şeyi bilemeyiz ya. Mikroalg sınıfına girenler tek hücreli ya da koloniyal olduklarından genellikle birkaç mikron boyutundadır. Tabii ki bazı makroalg türleri çok hücreli yapılarından dolayı devasa boyutlara ulaşabilir, nitekim kelplerin boyu 60 metreyi bulabilir.

                                                                       Filamental alg


Algler yeşil canlılardır. Fazla karmaşık bitkilerden (kapalı tohumlular) kolaylıkla ayrıştırılabilir fakat diğerlerine göre oldukça az karmaşık yapıda olan ciğer otları, kara yosunları ve eğrelti otlarından belki bir tek noktada ayrıştırılabilir. O da üreme organının tek tip hücreden oluşudur ve bütün hücreler yeni bir canlı üretme kabiliyetindedir. Algler için bitki aleminin (Archeaplastida ya da Plantae) en az karmaşık canlıları desek yanılmış olmayız. Canlı sınıflandırması konusunda uzman bilim adamları, her ne kadar tek hücreli algleri protista alemine ya da siyanobakterleri ise prokaryotlar üst alemine dahil etseler de; bu canlıların hepsini, şimdilik bitkiler aleminin bir üyesi saymak yanlış olmaz.

Peki nerelerde yaşar bu canlılar? Yok değil, tardigradlar kadar da dayanıklı değillerdir, uç (ekstrem) yaşam şartlarına. Tardigradlar da belki başka bir ilginç yazının konusu olabilir; fakat algler de oldukça yetenekli savaşçılardır. Hayatta kalmak için verdikleri mücadele hayranlık vericidir ki, yazının asıl konusu da budur. Öyle ki havada ve karada, taşın üzerinde ve altında, kutup soğuğunda  ve hamam suyunda, suyun üzerinde ve dibinde yani kısacası her yerde alg bulunabilir. Suyun tuzluluğu yaşama neredeyse hiç engel değildir, denizde yaşayan algler olduğu gibi tatlı sularda yaşayan alg çeşitleri de oldukça fazladır. Suyun asitliğine karşı da direnir algler. pH’ın 1-1,5 civarı olduğu, ağzımızı bir anlığına değdirmekten bile çekindiğimiz konsantre limon suyunda 24 saat yaşayabilen alg türleri vardır. Taşların üzerine yapışan algleri çok iyi biliriz; kimisine basarak kayıp düşeriz; fakat kimisi taşların çatlaklarından içeri sızar, kimisi de kayaların mikro gözeneklerinde yaşarlar. Ağaç kovuklarında yaşayanları iyi biliriz; bazen yolumuzu ona göre belirleriz de, toprağın altında yaşayandan pek haberdar değilizdir. Likenlerin yarısı mantarsa, diğer yarısı da algdir; geçinir giderler. Fakat bazı algler de havada yaşar, bildiğimiz hava.


                                                         Diatomlar (Bacillariophyceae)


Bazıları ise bildiğimiz bir çok canlıdan farklı yerleri yaşam alanı olarak tercih eder. Bu hava ya da su değildir, başka bir canlının içidir. Protozoaların (paramesyum gibi tek hücreliler) içinde yaşayan türler olduğu gibi, kurtlar, yumuşakçalar (salyangoz), knidliler (hidra) ve deniz taraklılarının da içinde yaşayan türler mevcuttur.  Mercanlar içinde yaşayan alg türlerinin, mercanın büyümesi ve yayılması için hayati olduğu belirlenmiştir. Deniz şakayıklarının içerisinde bulunan algler, şakayıkların ışığa karşı bir hassasiyet gösterebildiğini ve yönelebildiğini göstermiştir, fakat alg bulundurmayanlar ışığa karşı duyarsızdır. Bir yassı solucan türünün hayatta kalabilmesinin, içinde yaşayan alg türünün ona besin sağlamasına bağlı olduğu keşfedilmiştir. Böyle bir simbiyotik ilişki olmadığı zaman bu yassı solucan yaşayamaz.
Sıkı durun; başka bitkilerin içinde yaşayan algler de var. Bunlar kara yosunlarının üzerinde yaşayabildiği gibi eğrelti ve boynuz otlarının içinde de yaşar. Yetmez diyorsanız dahası var: parazit algler. Yaprakların, tomurcukların ve meyvelerin içine girerek oradaki hazır besini tüketen onca parazit alg mevcut iken, bir başka algi bile parazit yaşama zorlayan türler mevcuttur.
                Bu yazıda, alglerin yaşam alanlarını kısaca özetledim. Yazdıklarım sadece kısa bir özet olarak algılanabilir. Daha keşfedilecek bir çok bilgi mevcut.


Referanslar:

1)    Harold C. Bold, Charles Wynne. Introduction to the Algae. Publication Date: October 11, 1984. ISBN-10: 0134777468. ISBN-13: 978-0134777467. Edition: 2

2)        http://en.wikipedia.org/wiki/File:Diatom2.jpg 

23 Mart 2012 Cuma

Mikroalg Dünyası'na Giriş



Mikroalg, tek hücreli fotosentetik canlıların bütününe verilen bir isimdir. Tek hücreden veya aynı türden bir kaç hücrenin bir araya gelişi ile oluşabilirler ve koloni oluşturabilirler (volvox türlerinde olduğu gibi.). Tatlı ve tuzlu sularda yaşayabilirler. Bu mikroskopik canlılar, diğer tek hücreliler gibi (protozoalar) serbest hareket edebilirler. beslenmek için yüksek yapılı bitkilerin ihtiyaç duyduğu tuzlar, karbondioksit, ışık ve suya ihtiyaç duyarken; kök, gövde ve yaprak gibi karmaşık ve makro yapıları bulunduramayacak kadar basit ve kompakt bir yapıya sahiptir. İnanılmaz bir çeşitliliğe sahip olan mikroalg komünitesi siyanobakteriler, klorofitler, kriptofitler, haptofitler, bazı heterokont ve alveolatları içerir. Mikroalg sınıfında prokaryotik ve ökaryotik canlıların aynı anda yer alabilmesi, onun canlı sınıflandırmasının en geniş özel gruplarından biri olduğunu bize anlatır. 300.000 ila 800.000 arasında tür ihtiva ettiği tahmin edilen mikroalglerin sadece diyatom altsınıfı resimde görüldüğü gibi sıradışı çeşitliliğe sahip olabilirler.

Umarım mikroalglerle ilgili bilinen bir çok konuyu en kaba haliyle incelemeyi amaçladığım bu blogu okumaktan keyif alırsınız. Giriş yazısı olduğundan ve genel bilgilere yer verildiğinden referans vermek zorunda hissetmedim fakat daha sonraki yazılarımda olabildiğince referansla ayrıntılı bilgi isteyen okuyucuyu kaynağa yönlendirebileceğim.

Tolga Tarkan Ölmez
24.03.2012